{ "title": "Parkinson", "image": "https://www.psikolojik.gen.tr/images/parkinson.gif", "date": "20.01.2024 00:48:38", "author": "Muhammed mustafa", "article": [ { "article": "
Parkinson, en belirgin özelliği titreme olan, ilerleyici tarzda nörolojik bir rahatsızlıktır. Erkekleri kadınlardan daha fazla etkileyen hastalık yavaş bir seyir izlemektedir. Başlangıç yaşı 60 olarak kabul edilse de bazı hastalarda 50 yaşından daha önce tanı konabilir. Hastalığın nedeni olarak, vücutta hareketler üzerinde etkili ve beyinde üretilen bir kimyasal olan dopamin hormonunun azalması etken gösterilmektedir. Dopamin üretimi yapan beyin hücrelerinde işlev kaybı olduğunda, dopamin oranı azalmakta ve Parkinson hastalığının etkileri görülmektedir. Titreme dışında hastalarda depresyon, ağrı ve uyku bozuklukları görülür. Bu etkiler hastaların yaşam kalitesini düşüren özellikler taşır. Hastalığın ileri yaşlarda görülmesi, yaşam süresi uzamış toplumlarda daha fazla görülmesine sebep olmaktadır.

Parkinson neden olur?

Hastalığın oluşma nedeni olarak, beyindeki hücrelerin zamanından önce işlevini yitirmesi yani hücrelerin ölmesiyle dopamin dengesinin değişmesi gösterilmektedir. Bu etki hastanın hareketlerinde yavaşlamaya, denge kaybına, titreme sorununa neden olur. Ayrıca hastalığın oluşmasında genetik faktörlerin etkili olduğu bilinmektedir. Genetik faktörler direkt olarak hastalığın oluşmasını sağlamamaktadır. Ancak kişileri hastalık açısından daha riskli bir konuma getirmektedir. Genç yaşlarda hastalığa yakalanan kişilerde bu etkenler bulunmaktadır. Bu kişiler çevresel etkenler sayesinde hastalıktan daha kolay etkilenmektedir. Bunların dışında kuyu suyu kullanma, tarım ilaçlarına maruz kalma gibi kimyasal etkilerde hastalığın oluşma nedeni olarak kabul edilir.

Sigara ve kafein tüketimin Parkinson üzerindeki etkileri nedir?

Sigara içen ve kafeinli içecekleri tüketen kişilerde hastalığa yakalanma riski %40 oranında azalmaktadır. Bu garip fakat ilginç araştırma sigara ve kafeinin adenozin reseptörleri üstündeki etkiden kaynaklanmaktadır. Bu hastalıkta korunma aslında mümkün değildir. Ancak bu araştırma ileriki dönemlerde hastalığa yakalanmama adına yeni buluşların yapılmasına yardımcı olabilir.

Parkinson hastalığının bulguları nelerdir?

İstirahat döneminde hastalarda titreme, hareketlerde yavaşlama ve kaslarda sertlik gibi bulgularla kendini gösteren rahatsızlık, ilerleyen dönemde başka bulgularda vermektedir. Yavaş bir seyri olan hastalık vücutta tek taraflı başlayan etkilerin diğer tarafa sirayet etmesiyle ilerler. Öncelikle hareketlerde yavaşlama olmasından dolayı hasta yürümekte güçlük çeker. Yürümesi küçük adımlarla ve yavaş bir şekilde olur. Rahatsızlığın yüze kadar ilerlemesi halinde mimiklerde azalma ve yüz ifadesinin donuklaşması etkileri oluşur. Titreme hastalığın en önemli belirtisi olarak, dinlenme zamanında bile etkili olur. Titreme en fazla elleri etkilese de ayakları, çene ve dudakları da etkiler. Ancak bazı hastalarda titreme oluşmayabilir. Hastalığın ilerlemesi durumunda, hastada öne ve her iki tarafa eğilme söz konusu olur. Bu etkilerin dışında kabızlık, uyku bozukluğu ve unutkanlık gibi etkilerde görülebilir.

Parkinson hastalığının tedavisi nasıl yapılır?

Hastalığın tedavi edilmesinde amaç, belirtilerin durdurulmasına yöneliktir. Henüz hastalığın ilerlemesini durduracak bir tedavi yolu yoktur. Aslında hastalık kişilerin yaşam süresi üzerinde etkili olmaz. Sadece yaşam kalitelerinin düşmesinde etkilidir. Belirtilerin azaltılması halinde, hastalar belli bir düzen içinde yaşamlarına devam ederler. Bu tedavilerdeki başarı oranı %90 seviyelerindedir. Uygulanan tedavilerde beyinde azalmış olan dopamin hormonunun yerine konmasına çalışılır. Bunun için kullanılan ilaçların dozları hastalığın şiddetine göre belirlenir. Bu ilaçlar hastalığın seyrini değiştirmezler. Ancak yapılan araştırmalarda bazı ilaçların bunda etkili olduğu belirlenmiş ve bu konuda çalışmalar devam etmektedir. Cerrahi olarak uygulanan tedavide hastalığın oluşmasında etkili olan bölgelerin yakılması ya da pil kullanılarak bu alanların aktivitesinin azaltılmasına çalışılır. Beyin pili kullanılan hastalarda oluşan iyileşme sayesinde, hastaların normal yaşam sürmesi sağlanmaktadır. Hastaların ilaç tedavisinden fayda görmemesi halinde bu uygulama tercih edilmektedir. Bu sayede yardımsız yaşam süremeyen hastalar yeniden sosyal yaşama dönmekte ve işlerini kendileri yapabilmektedir.
" } ] }