Yalan söyleme hastalığı, yalan aldatma amacıyla gerçeğe aykırı olarak bilerek söylenmiş sözdür. Kişinin kendi işine geldiği gibi konuşurken, anlatırken sürekli olarak yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş olması, yalan söyleme hastalığı olarak tanımlanır. Yalan insanlarda alkol, madde kullanımı gibi bağımlılık yapmaya başlar. Yalan söyleme alışkanlığı madde alışkanlığı gibi küçük kullanımlar biçiminde başlar ve giderek artar. Günün her vaktinde yalan söyler duruma gelir. Yalanın patolojik hale gelmesiyle birlikte, ortaya ciddi bir sorun çıkar. Yalan her zaman olmasa da er veya geç kendi gerçekliğiyle ortaya çıkar. Bununla birlikte birtakım sosyal sorunlar yaşanmaya başlar. Kişi bu aşamadan sonra, davranışları ve sözleriyle takip edilen, kuşku duyulan biri haline gelir. Kendisine kimse güvenmemeye başlar. En iyi yalancılar önce kendilerini kandırabilen kişilerdir. Bu yalanın doğasında vardır. Kişinin kendi söylediklerine inanması, söylediği yalanlara başkalarının doğru olarak algılamasını sağlamaktadır. Bunun nedeni yalan söyleyen kişinin beden dili ve iletişim araçlarını düzgün kullanmasından kaynaklanmaktadır. Yalan söyleyen kişinin sesi titremez, yanakları kızarmaz, gözlerini karşısındakinden kaçırmaz. Kısaca profesyonel bir yalancı konumunda olur.
Kişiyi yalan söylemeye iten nedenler nelerdir?
Acıyı erteleme ihtiyacı: İnsanın yaşamı genel olarak acı ve haz dengeleri üzerine kurulmuştur. Bu yüzden kişiler acılardan kaçma ya da bunları erteleme ihtiyacı duyarlar. Bu durumda yalan acı verecek durumları ertelemek için ortaya çıkan bir mekanizma haline gelir. İnsanlar acılardan kaçınmak için sıkça yalan söylerler.
Anlaşılamama kaygısı taşıma: Anlaşılma empati kavramıyla birlikte anılmaktadır. Empati duygusal zekâ ve olgunluk olmadan sağlanabilen veya kurulduğu düşünülen bir olgudur. Kişinin başkaları tarafından anlaşılamama hissine kapılması durumunda, kendini daha farklı gösterebilmek için yalana başvurması sıkça görülmektedir.
Özgüven eksikliği: Kişi yaşadığı iç güvensizlikle yalana başvurur. Temel güveni sağlamak için, birilerinden yardım almak veya güven ihtiyacını sağlamak amacıyla türlü şekillerde ilgi çekebilmek için yalana başvurulmaktadır.
Kişilik bozuklukları: Kişide bulunabilecek narsistik, bağımlı, sınırlı gibi kişilik bozukluklarının olması durumunda, türlü sebeplerle yalana başvurulmaktadır.
Sosyal ortam ve toplumsal ahlaki erozyon: Kişinin içinde yaşadığı sosyal ortam, toplumun ahlak değerleri sebebiyle oluşan aşınma yalan söylemeye iten durumlardır. Bunlar kişiyi yalan söylemenin kötü bir şey olmadığına inandırabilir. Herkes yalan söylüyor gibi savunmalara sığınılarak yalan söyleme yaygınlaşır.
Model alma: Kişinin yakın çevresinde yalan söyleyen kişilerin olması halinde, yalan söylemeye yatkınlık kazanması oldukça kolaydır. Özellikle en yakın olan anne, baba, öğretmen gibi kişilerin yalan söylemesi, kişileri etkileyen ortamlar oluşturmaktadır.
Suçluluk duygusu: Kişinin yaşadıkları ya da yaptıkları nedeniyle suçluluk duygusu duyarak yalan söylemesi sıkça görülebilir. Bu suçluluk öz suçluluk duygusu olarak kabul edilir. Kişiler söyledikleri yalana kendileri de inanmaya başlayabilir.
Yalan söyleme hastalık haline gelmişse, Uzman bir psikologdan yardım almakta gecikilmemelidir.