Distimik Bozukluk Distimik bozukluk, kronik bir seyir gösteren ve genellikle sinsi başlangıçlı bir depresyon türüdür. Sık görülmesine rağmen, teşhisi nadir koyulan ve bu yüzden gerektiği gibi tedavi edilemeyen bir rahatsızlıktır. Daha önce nörotik depresyon, nevrasteni veya depresif kişilik olarak tanımlanmış olan bu bozukluk, hastalarda hafif fakat en az iki yıl süren depresyon belirtileri ile karakterizedir. Hastalarda, hiçbir şeyden memnun olmama, uyku bozuklukları, kronik karamsarlık, yorgunluk, güvensizlik, isteksizlik ve ilgi azlığı gibi belirtiler görülür. Ayrıca bedensel yakınmalar da rahatsız edici olabilir. Rahatsızlık dönemleri arasında birkaç gün süren iyi haller olabilir, ancak bu etkiler iki aydan fazla devam etmez. Depresif belirtiler, hafif şekilde en az iki yıl boyunca devam eder ve bu süreklilik depresyonun vegetatif belirtilerinin ön planda olduğu bir tablo oluşturur. Hastalar, genellikle antidepresan ilaçlarla tedavi edilir. Bu rahatsızlık, gizli depresyon olarak da anılabilir. Hastaların en fazla şikayet ettiği konu, sürekli depresif olmalarıdır. Rahatsızlığın başlangıç aşaması genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde olurken, nadir görülen ve geç başlangıçlı olan türü ise orta yaşlı erişkinlerde ve geriatrik popülasyonda görülmektedir. Distimik Bozukluğun Özellikleri
Distimik Bozukluk Bir Duygu Durum Bozukluğu mudur?
Distimik Bozukluk Hastalarda Nasıl Belirtiler Verir? Kişinin kendi ya da başkalarının gözlemiyle belirlenmiş, en az iki yıl ya da daha fazla süren depresif duygu durum olması. Kişi depresif haldeyken aşağıdaki belirtilerden en az iki tanesinin bulunması:
Rahatsızlık olduğunda yukarıdaki etkilerin olmadığı iki aydan daha uzun bir dönem bulunmaz. Rahatsızlıkta ilk iki yıl içinde majör depresif dönem bulunmaz. Oluşan belirtiler tıbbi bir hastalığın etkisiyle oluşmaz. Distimik Bozukluk Tedavisi Nasıl Yapılır? Günümüzde bu rahatsızlığın tedavisinde farmakoterapi veya bilişsel davranışçı terapi etkili olur. Bunun yanında tedaviyi destekleyici antidepresan ilaçlar kullanılabilir. Hasta yakınlarının bu konuda bilgilendirilmesi, tedavinin başarısına katkı sağlar. Hastalara uygulanan tedavinin en az üç ay süreyle devam ettirilmesi faydalı olur. Bu rahatsızlığın tanısını koyamayan ve belirtileri fark edemeyen psikoterapistler, bunu sadece psikolojik bir sorun gibi çözmeye çalışırlar. Bu yüzden hastalar gereksiz acılar çekebilir. Hastaların çoğunluğu, bu durumu çocukluk yıllarından itibaren taşır. Bunlar, erken başlangıçlı distimi olarak tanımlanır. Distimik bozukluğun belirtileri çok sinsi olduğundan, çok dikkatli tanı konulması ve tedavi edilmesi gerekir. |