Paranoid ŞizofreniParanoid şizofreni, toplumda yaygın olarak görülen bir şizofreni türüdür. Bu hastaların dışarıdan dengeli görünen kişiliklerinin altında yatan sorunların anlaşılması oldukça güçtür. Dışarıya belirti vermeden tüm sorunlarını içlerinde yaşarlar. Bu kişiler incelendiğinde yanılgılara sahip, paranoya eğilimli, çoğunlukla halüsinasyonlar gören bireyler oldukları tespit edilmiştir. Görülen halüsinasyonlar görsel ya da işitsel olabilir. Rahatsızlık, kişilerde uzun süreli devam edebileceği gibi, aralıklı olarak da yaşanabilir. Paranoid Şizofreni Hastalarında Görülen Belirtiler
Paranoid Şizofreni Hastalarının Durumunu Olumsuz Etkileyen Durumlar
Paranoid Şizofreni Teşhisi Nasıl Yapılır?Rahatsızlık aralıklarla ya da uzun sürelerle görüldüğünden, hastaların tedavilerinin ihmal edilmemesi gerekir. Tedavi edilmediğinde hastalar psikoza girerek, yaşamla bağlarını koparabilirler. Rahatsızlık, kişilerde iki farklı şekilde yaşanabilir. İlk durumda kişinin kendi içine kapanmasıyla depresif bir ruh hali yaşanır. Bu kişilerin tipik depresyon haliyle karıştırılmaması için, teşhisin doğru konulması gerekir. Rahatsızlığın gelip giden özelliği ile gereksiz yere manik depresif teşhisi ile karıştırılma ihtimali bulunmaktadır. Bunun yanında yanılgılar, halüsinasyonlar ve diğer belirtilerin olması teşhisi kolaylaştıracaktır. İkinci grup hastalarda, kendini üstün görme, lider olma, kendini öne çıkarma, özel görevi olduğuna inanma davranışları vardır. Bunlar sürekli hayal dünyasında yaşamakta, etrafına özel olduklarını kabul ettirme, kendini ispatlamaya çalışmaktadır. Bu kişilerde yüksek ego durumu görülebilir. Hastaların belirgin semptomları incelenerek, paranoid şizofreni teşhisi koymak mümkündür. Paranoid Şizofreni Tedavisi Nasıl Yapılır?Rahatsızlık her hastada farklı etkilerle yaşandığından, oldukça tehlikeli olabilecek bir durum söz konusudur. Rahatsızlık ömür boyu tedavi altına alınmalıdır. Hastalar çoğunlukla akıl hastanelerinde tedavi edilmektedir. Uygulanacak tedavi içinde ilaç kullanımı ve psikoterapi uygulaması vardır. Uzun dönem sürecek tedavi süresince, hastaların, ailelerin ve doktorun sabırlı olması önemlidir. Son dönemlerde kullanılan psikotrop ilaçlar, tedavide olumlu sonuçlar alınmasına yardımcı olmuştur. Gereksinim duyulduğunda elektroşok tedavisi de uygulanmaktadır. Tedavide amaçlanan, hastaların yeniden topluma kazandırılmasıdır. Ekstra BilgilerParanoid şizofreni hastalarının tedavisinde aile desteği büyük önem taşır. Aile üyeleri, hastaların tedavi sürecinde aktif rol almalı ve hastaların sosyal hayata uyum sağlamalarına yardımcı olmalıdır. Ayrıca, toplumsal bilinçlendirme çalışmaları ile bu hastalığın anlaşılması ve hastaların damgalanmaması sağlanmalıdır. Paranoid şizofreni, genellikle erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkar ve yaşam boyu süren bir hastalıktır. Bu nedenle, erken teşhis ve tedavi ile hastaların yaşam kaliteleri önemli ölçüde artırılabilir. |
Edvard snowden isimli aspergeri canlandırırken joseph gordon mımıksız yuz ıfadelerını kısıtlı goz temaslarını ortamın ıcındeyken dısında gıbı olmaları kısmını taklıt ermekte zorlandıgını acıklamıstır. En cokta duygudan yoksun stabıl ses tonunu cıkarmakta zorlandıgını soylemıstır
Cevap yazHayat ne garıp kuşlar filan,
Joseph Gordon-Levitt'in Edward Snowden'ı canlandırırken yaşadığı zorlukları anlattığınız yorumunuzu okudum. Gerçekten, bir karakterin iç dünyasını ve özelliklerini doğru bir şekilde yansıtmak büyük bir çaba ve yetenek gerektiriyor. Özellikle, Snowden gibi karmaşık bir kişiliği canlandırmak, mimiklerden ses tonuna kadar her detaya dikkat etmeyi gerektirir. Joseph Gordon-Levitt'in bu süreçte zorlandığını ve bunu açıkça dile getirdiğini duymak, oyunculuğun ne kadar zahmetli ve derin bir sanat olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Saygılar,
Turkıyedekı ev hanımlarına ithafen beyinlerininin kendini öğüttüğünden bahsediyordum evde kutuphanem var dedi bitanesi. Açıklayarak anlatayım o zaman kullanmadıgın ve depoladığın bilgiler seni hasta eder overdose olursun, bilgiyi hazmedip gunluk hayatında kullanmazsan boynuna dolanan yılan olur
Cevap yazHep savunma,
Evde kütüphane olması, kişinin bilgiye değer verdiğini ve öğrenmeye açık olduğunu gösterir. Bilgi depolamak yerine onu kullanmanın önemine katılıyorum, ancak her bilgi hemen günlük hayatta kullanılmaz. Önemli olan, gerektiğinde o bilgiye ulaşabilmek ve doğru şekilde kullanabilmektir. Bilgiyi hazmedip kullanmak elbette ideal olanıdır, ama herkese kendi hızında öğrenme ve uygulama sürecinde saygı duymak gerekir.
Hasta yakinlari nasil davranmalidir?
Cevap yazSevgili Ayla Hanım,
Hasta yakınlarının sabırlı ve anlaşılı şekilde davranması çok önemlidir. Hastanın ihtiyaçlarını anlamaya çalışarak ve ona moral vererek destek olabilirsiniz. Ayrıca, doktorların ve sağlık çalışanlarının önerilerine uymak da tedavi sürecini kolaylaştırır. Sabır, anlayış ve sevgiyle yaklaşmak, hem hasta hem de sizin için iyileştirici bir etkiye sahip olabilir.
Sağlıklı günler dilerim.
neden yamuk yılıklar toplaşma ıhtıyacı duyar ki? Cevap: yamuk yılık oldukları için
Cevap yazAykırı, yamuk yıllıkların toplaşma ihtiyacı duymasının sebebi, belki de birbirlerinden destek alma veya ortak bir amaç doğrultusunda bir araya gelme isteğidir. Her durumda, farklı ve benzersiz olan şeyler genellikle bir araya gelerek ortak paydalar bulabilirler.
Otizm ve şizofreni birbirinin karşıtıdır: Otizm mentalizmin (diğer bir deyişle insanî/sosyal/iletişim becerileri) eksiklikleri ile karakterize edilirken şizofreni, aşırı zihinselleştirmeden kaynaklanan; izlenme, anlamlar çıkarma, işkence öznesi olduğuna inanma (herkesin kendisine garezinin olduğuna inanma ) sanrıları gibi semptomlarla özetlenen hiper-mentalizmi ortaya koymaktadır. Karşıt model, içe kapanıklık, çekingen olma, ya da yetersiz insani ilişkilere duyarlılığın her ikisinin de görsel veya işitsel eksikliklere sebep olacağı gibi, hem Otizmin hipo-mentalizminin hem de şizofreninin hiper-mentalizminin zihinsel zorluklara yol açacağını ileri sürmektedir. Bununla birlikte, zorluklar birbirinden farklıdır. Şizofreni insan beynini okumaya çalışmaya kafayı yormakta iken otizm insanın niyetini amacını çözecek zihinsel yetilere doğuştan sahip değildir. Yani şizofeni hiper mentalizm iken otizm hipo mentalizmdir. Birbirlerini doğururlar. Upper ebeveyn kendini sıfırlamış ve genlerini aktarmıştır.
Cevap yazMerhaba Gerçekler acıdır,
Yorumunuzda otizm ve şizofreni arasındaki farkları ve her iki durumun zihinsel süreçler üzerindeki etkilerini oldukça net bir şekilde açıklamışsınız. Otizmin hipo-mentalizm, şizofreninin ise hiper-mentalizm olarak tanımlanması ilginç bir bakış açısı sunuyor. Her iki durumun da bireylerin sosyal ve iletişim becerileri üzerinde farklı şekillerde zorluklar yarattığını belirtmişsiniz. Bu karşıtlık, bu iki durumun aslında ne kadar farklı zorluklar içerdiğini anlamamıza yardımcı oluyor. Fikirlerinizi paylaştığınız için teşekkürler.
Saygılarımla,
Şizofreni toplumlarda gittikçe yaygınlık gösteren bir hastalık haline geldi. Olumsuz yaşam koşulları yalnızlık duygusu, stres ,değişen yaşama ayak uyduramama gibi bir çok olay bu hastalıkları ve duygu bozukluklarını arttırdı. Bu durum insanları toplumdan uzaklaştıracak ve yalnızlığa iterek şizofreni hasta sayıları gün geçtikçe artacaktır. Bü nedenle sosyalleşme yolunda ilerlemek gerekir